Hadislerle Kuran-ı Kerim Tefsiri (İbni Kesir) -> Kureyş

1 / 2

KUREYŞ SÛRESİ2

margin:0cm;margin-bottom:.0001pt;text-align:center'> KUREYŞ SÛRESİ

(Mekke'de nazil olmuştur.)

Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

1 — Kureyş'in alıştırılması için.

2 — Yaz ve kış yolculuklarına alıştırılmasından dolayı,

3 — Bu evin Rabbına ibâdet etsinler.

4 — Ki O, kendilerini açlıktan kurtarmış ve korkudan emin kılmıştır.

Bu sûre bir önceki sûreden (Fîl sûresi) İmâm olan mushafta ay­rılmış ve ikisinin arasına «Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.» ifâ­desi bir satır olarak yazılmıştır. Ancak mânâ bir önceki sûreye bağlıdır. Nitekim Muhammed İbn İshâk ve Abdurrahmân İbn Zeyd İbn Eşlem bunu açıkça söylerler. Kaldı ki mânâ da onlara göre bir önceki sûrenin devamı olduğunu göstermektedir: Biz, Fîl- ashabının Mekke'ye girmesini önledik. Ve fil ordusunu helak ettik ki Rureyş'liler kendi beldelerinde emîn olarak birbirleriyle uyuşup toplanabilsinler.

Denildi ki: Bundan maksad; Kureyş'lilerin alışkın oldukları, kışın Yemen'e yazın da Şâm tarafına ticâret ve benzeri şeyler için yaptıkları gezilerdir. Sonra ülkelerine seferlerinden emîn olarak dönerlerdi. Zîrâ Allah'ın Harem'inin sakinleri olmaları nedeniyle, halk katında saygı görürlerdi. Onları bilenler hürmet ederlerdi. Hattâ onlarla beraber yaz­lığa gidenler de emîn olurlardı. Gerek kışın, gerekse yazın göçleri es­nasında durumları böyle idi. Ülkelerinde ikâmet ettikleri zaman ise bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurur: «Çevrelerinde insanlann zorla ka­pılıp götürülmesine rağmen orayı emîn bir harem yaptığımızı onlar görmediler mi?» (Ankebût, 67) Bu sebeple Allah Teâlâ bu sûrede de «Kureyş'in alıştırılması için.» buyuruyor. Bu, bir önceki kısımdan be­deldir ve onu açıklamak içindir: «Yaz ve kış yolculuklarına alıştırılma-sından dolayı.» İbn Cerîr Taberî der ki: Doğru olan, baştaki lamın ta-accüb için olmasıdır. Sanki Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: Kureyş'-lilerin alıştırılmasma ve Benim bu konuda onlara vermiş olduğum ni­metime hayret edin. Zîrâ bu iki sûrenin birbirinden bağımsız ve ayrı birer sûre olduğu konusunda müslümanlarm icmâı vardır.

Sonra Allah Teâlâ bu yüce nimete şükretmelerini belirterek buyu­ruyor ki: «Bu evin Rabbma ibâdet etsinler.» İbâdeti yalnız ve yalnız O'na yapsınlar. Nasıl ki O, burayı kendileri için mahrem bir yer ve emîn bir ev kıldıysa, onlar da ibâdette yalnız ve yalnız O'na yönelsinler. Nı-tekim Nemi sûresinde de şöyle buyurmaktadır: «Ben, ancak bu şehrîft Rabbına kulluk etmekle emrolundum. O, burayı saygıdeğer kılmıştır ve her şey O'nundur. Ben, müslümanlardan olmakla emrolundum.» (Nemi, 91)

«Ki O, kendilerini açlıktan kurtarmış ve korkudan emîn kılmıştır.» O evin sahibi ve Rabbı, onları açlıktan kurtarıp doyurmuş ve' korku­dan da emîn kılmıştır. Allah Teâlâ onlara emniyet ve ruhsat in'âm et­tiğinden dolayı yalnız ve yalnız O'na ibâdet etmeli ve O'ndan başka put­ları O'na eş ve denk kabul etmemelidirler. Bu sebeple bu emre uyanlara Allah, dünyada ve âhirette emniyet verir. Bu emre karşı çıkanlardan da her iki dünyada emniyet ve huzuru alır. Tıpkı Nahl sûresinde bu-yurulduğu gibi: «Allah, size huzur ve güven içinde olan bir kasabayı mi­sâl olarak verir. Her yandan oraya bol bol rızık geliyordu. Ama Allah'ın nimetine nankörlük ettiler de, yaptıklarından dolayı Allah onlara, açlık ve korku belâsını tattırdı. Andolsun ki onlara; kendilerinden bir pey­gamber gelmişti de onu yalanlamışlardı. Zulmederlerken kendilerini azâb yakalayıvermişti.» (Nahl, 112-113)

İbn Ebu Hatim der ki: Bize Abdullah İbn Amr... Yezîd kızı Esmâ1-dan nakletti ki, o; Rasûlullah (s.a.)ın şöyle buyurduğunu işittim, de­miştir: Vay annenize Kureyş'liler, «Kureyş'in alıştırılması için.» (kav­linden)

îbn Ebu Hatim der ki: Bize babam... Üsâme İbn Zeyd'den nakletti ki, o; Rasûlullah (s.a.)m şöyle buyurduğunu işittim, demiştir: «Kureyş' in alıştırılması için. Yaz ve kış yolculuklarına alıştırılmasından dolayı.» Vay size ey Kureyş'liler topluluğu. Sizi aç iken doyuran ve korkulu iken emîn kılan bu evin Rabbına ibâdet edin. Ben, bunu Üsâme İbn Zeyd'den menkûl şekilde böylece gördüm. Doğrusu Esma Bint Yezîd'tir. Ve riva­yetin aslında veya istinsahta bir yanlışlık olmalıdır. Allah, en iyisini bilendir.1